İŞSİZ ZİRAAT MÜHENDİSLERİ
Bu konuyu kaleme almamı bir arkadaşım rica etti. Konuyu ilk duyduğum an, kendimi çok kötü hissettim. Bu bizim gerçeğimizdi ve yüzleşmemiz gerekirdi. Bunun için, hemen kaleme almak kolay olmadı fakat, yazmam gerektiğini bildiğim için, kendimizle yüzleşmek adına kaleme almaya çalıştım.
Bir ülkenin, temel gelir kaynağı tarım olsun ve bu ülkede tarımla ilgilenen en yetkili kişiler işsiz olsun. Bu gerçekten akıllara durgunluk veren bir gerçek. Bu da bizim gerçeğimiz ve bu konu ile yüzleşmek de galiba benim hakikatim.
Ülkemizde otoritesi elinden alınmış, karın tokluğuna geçimini sağlayan ziraat mühendisleri vardır. Hemen sinirlenmeyin!.. Bu bizim içinde bulunduğumuz acı bir durumdur. Ziraat mühendisleri isim hakkını kullanırken, telif haklarını ziraatla hiç ilgisi olmayan kişiler kullanmaktadır. Kitabına uydurduktan sonra, diplomasını kiralayan mühendis arkadaşlarımızla, olayın cebe giren kısmı, hiçbir zaman değişmemiştir.
İlkokul diploması olan bir arkadaşım, babasının parası ile güzel bir zirai ilaç ve tarım aletleri bayiliği açtı. Bizler üniversitelerde bilek çürütürken, onlar zaten kiralık diplomalarla bu mesleğin gelir noktasındaki getirilerinden güzelce istifade ettiler. En son baktığımda lise mezunu olarak görünen bu arkadaşım, bulunduğu bölgede zirai meselelerde büyük söz sahibi. Bizler istediğimiz kadar akademik söz sahibi olsak da, cep fakiri olduğumuz için buralarda söz sahibi olabilmek için böylesi insanlardan icazet almamız gerekmektedir.
Diğer mesleklerde böyle suiistimallere hemen hemen göz açtırılmıyor. Doktorumuz, diplomasını kiralatarak vasıfsız insanlara muayenehane açtırtamaz. Bunun bedelinin ağır olacağını bilir. Usulüne uygun olmayarak yapılan binaların, kimsenin gözünün içine bakılmadan yıkıldığını görmekteyiz. Bu durumda inşaat mühendislerinin bir otorite olduğunu, usulüne göre mesleklerini icraya yönlendirildiklerini görmekteyiz. Böylece meslek-iş ilişkisi ahenkli bir şekilde devam eder. Burada ahenge uymayan en dikkat çekici meslek ziraat mühendisliğidir.
Siyasilerde, ziraatı çiftçi penceresinden algıladıklarından, seçim zamanlarında yapılan mazot indirimleri ve gübre destekleri siyasete yansıyan ziraat profili olarak yerini alır.
Bu denge arz-talep dengesidir. Depreme dayanıklı ev almaya özen gösterilirken, sağlıklı gıdaya önem vermemek, bu konuda yapılan her türlü bilinçsizliği onaylamak demektir. Yediğimiz yiyeceklerin menşei bizi ilgilendirmediği müddetçe bu alanda çalışan insanların konu mankeni olması da hiç kimseyi ilgilendirmez.
Toprağın kimyasallarla öldürülmesi, tohumun genetiği ile oynanması bizim şimdimizi çok ilgilendirmiyor değil mi!.. Onun için bu konuda yapılan terör, çevre kirliliği kitabına uydurulduktan sonra göz yumulabilen hatalar olabilir!..
Ülkemizde insan gıdalarında GDO olmadığı söylenirken(!), hayvan yemlerinde GDO ludur ibaresi ile göz göre göre yedirilen yemler, dolaylı olarak insan sağlığını ve çevreyi etkiliyor. Herkes, giydiği elbise kadar, yediği yemeği önemsemediği için çok da umurunda değil zaten. Ülkemize giren GDO, yanlış kullanılan hormonlar, doğruluğu kanıtlanmamış organik gübreler ziraat mühendislerini ilgilendirmiyor. İlgilendiremez de zaten, çünkü bizler çalıştırılan konumdayız. Patronlar yılların birikimini eline almış, koco koca firmaları olan, para babaları…
Diğer mesleklerde yapılan ciddiyet, ziraat mühendisleri için de yapılmadıkça bu ters orantı katlanarak devam eder. Ziraat mühendisleri karın tokluğuna ya diğer mesleklerde çalışacak, ya da hiç de onaylamadığı halde ziraatı suiistimal eden patronlarla çalışacak. Tüm bildiklerine ve gerçeklere kocaman bir çizgi çizerek, karakterini hiçe sayarak ..
Bilinen ziraat mühendisi iş ilanlarında, gözümüze çarpan istenilen özellikler şunlardır; B sınıfı sürücü belgesi olan, askerlik engeli olmayan, bilgisayar kullanabilen, insan ilişkileri iyi olan… Burada, Ziraat mühendisinden istenen tam manası ile, hazırlanan ürünlerin (inanmasa da) tanıtımını ve satışını yapmak, bilimsel olarak kabul etmese de çalıştığı firmanın ürününü istenilen hedefe ulaştırmak…
Ziraat mühendisinin başarılısı(!), bildiklerini ve doğruları sahaya geçiren değil, çok reklam verebilen büyük bir firmada onların istediği doğrultuda çalışandır. Böylesi bir ortamda sözde başarılı olan bir mühendis, her ortama hükmedebilme ve çalıştığı yerde koltuk edinebilme adına narsistik kişilik geliştirir. Böylesi kişilerin bulunduğu ortamlarda da, benim diyen insanlar bile susmak zorunda kalıyorsa, burada ziraat mühendislerinin özgür platformundan da söz etmek mümkün değildir.
Mesleğini seven, bu konuda her türlü engellere karşı dik duruşunu kaybetmeyen mühendislerin olduğunu biliyorum. Toplumda bilinçlenme mekanizması arttıkça, ziraatın sadece mazot indirimlerinden ibaret olmadığı, bilinçli tarımın ve bilinçli beslenmenin herkesin ihtiyacı olduğu bilinecektir. Tarımın, siyaset ve eğitimden tecrit edilmiş bu durumunun toplumun bilinçlenmesi ile aşılacağını düşünüyorum. O zaman, işsiz ziraat mühendisleri değil, mesleğini gerçek manada icra eden veya edemeyen ziraat mühendislerinden bahsedilir.
Meslek erbabına verilmedikçe, bu konuda yetişenler de hiçbir zaman mesleğinin erbabı olamazlar…
Emine Aktaş
Ziraat Mühendisi
Tarım Danışmanı
yüreğinizden çıkıp dilinizin telaffuz ettiği bu sözleri,bu ÖNEMLİ sözleri dilerim tarım bakanlığı ve hükümet yetkilileri kör olan gözlerini açıp görürler…teşekkürler….
Bu yazı “Türkiye’de Ziraat Mühendisi olmak” adlı yazının devamı nitliğinde bir yazı olmuş.
İnsanlık tarihinin en eski mesleği olan ziraat, insanların var olduduğu müddetçe ihtiyaç duyacakları en temel meslek olmayıda sürdürecektir. Çünkü insan gıda ve içecek ihtiyacını dışarıdan karşılamak zorundadır.
Önümüzdeki yüzyılın mesleği olarak itaf edilen moleküler biyolojinin en önemli uygulama alanlarından biri tarımdır. Dünya makro düzeyden mikro düzeye geçtiği bir zamanda bizim ülkemizin geldiği yer aşikardır.50-60 yıl gerilerden geliyoruz hala…
Nekadar cazip bir meslğimiz varki Doktorlar,Avukatlar,Makine mühendisleri,İşletmeciler….Bu işin erbabı(kolay para olarak baktıklrı için),uzmanı oluyorlar… Herkes doğuştan bu işi yaptığı için mesleğimiz tohumu toprağa atmak ve sulamak gübre atmak ve hasat etmek kadar kolay bir kelimeler topluluğu gibi görünüyor.
Bir fakültenin giriş puanı onun kalitesi veya kalitesizliği olarak algılanamaz…tamamen tercih edenlerin puanlarının yansıttığı bir durumdur bu. Birçok insanın burun kıvırdığı(köyde yaşayanların) yaptığı bir iş, bir eylem olarak algılanıyor hala… Tüm zamanların mesleği olduğu insanlar tarafından önemsenmiyor.
Teknikten, araştırmadan, meslekten tamamen uzak bir anlayışla yönetilen firmalarda komik ücretlerle kiralanan diplomalardan trilyonlarca para kazanan binlerce insanın olduğu bir ortamda hiç bir şekilde kendinizi ve mesleğinizi idame ettiremezsiniz. Öyle bir ortamki bu, Teknisyen, Tekniker,Mühendis,Yüksk Mühendis, Ziraat Doktoru…Bu saydığımızın hepsine bu ülkede ZİRAAT MÜHENDİSİ denilmekte ve bu şekilde muamele görmektedir.
İdealist, Mesleğini seven, araştıran ve buna kafa yoran insanlar bu AL-SAT mantığıyla yaşayan ve günü kurtarmaya yönelik çabalar içinde olanlar yüzünden hiç olup gitmektedirler.
İlkokul mezunu insanların arabayla şehir şehir kapı kapı dolaşıp MAL satıp tahsil memurluğunu yaptığı ve başarılı olduğu bir yapıda Ziraat Mühendisleri pazarlama elamanı…Yapı marketlerde çiçek satan satış elemanı… Para sahibi cahil insanların yanında geçimini sağlamak adına amelelik yapan insan olarak tanımlayabiliriz…
Üretim yapan, üretime yön veren,planlayan işletmeyi(tarım işletmesi,sera,depo,arazi,laboratuar….)yürüten, araştırma-geliştirme yapan, dünya tarımını takip eden,proje yapan, tasarlayan, uygulayan kişi olmanın dışında her şey ve her hale giren kişi olarak tanımlıyorum.
İşin başında, işin mutfağında, işe yön veren ve yön vermek adına fikir üreten veya üretmeye çabalayan mükemmel birçok beyin hiç pahasına tüketilmektedir. Başka işlere yönelmektedir…
Yazınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim…
Kelimelerinizin her birisi aslında büyük bir yaramızı da ortaya koymuş öncelikle bunun için size teşekkür ederim. Haklısınız, fakülte puanlarıyla meslekler eş değer tutulur durumda fakat bundan 20-25 sene öncesine giderseniz,Çukurova Üniversitesi’nde ziraat mühendisliği puanlarının doktorluktan yüksek olduğunu göreceksiniz. Şaka gibi gelecek belki ama durum bu. Bir de şu var eklemek istediğim, insanlar mecbur kalmadıkça doktora,avukata,hakime,savcıya gitmezler.Ama mecbur oldukları, hayatlarını idame ettirebilmek için ihtiyaç duydukları herşey, ziraatçilerin üretimleri bunun farkında değiller. Tamam belki bazı şeyleri konuşmak için çok erken ama FAO verilerine bakınız 2050 yılında tarım için su çok büyük bir sıkıntı olacak ve tabiri caizse kıtlık dönemi başlayacak. Bu durumda avukatlar mı yoksa doktorlar mı kurtaracak insanlığı? Yazdıklarım bir çok insana göre çocukça geliyordur bunu biliyorum ama gözlerini açtıkları zaman iş işten geçmiş olacak ki bunu da hiç birimiz istemeyiz.
Sayın meslektaşım,içimizde kanayan bir yara olup dilimize dökemediğimiz,konuşsak bile çare bulamadığımız önemsenmeyişimizi,Ziraat Mühendisiyiz dediyimizde kalitesiz, işe yaramayan bir meslekmiş gibi yüzümüze bakılmasından büyük bir üzüntü duyuyorum. Öncelikle sorunlarımızın bir kısmını dile getirdiğiniz için teşekkür ediyorum.Mesleğimizin ilk sorunu aslında fakültede gördüğümüz eksik ve yanlış eğitimle başlıyor.Bu durum düzeltilmeliki bizler iş hayatına girdiğimizde bocalamıyalım, biz bu konuları görmedik, nasıl yapıcağımı bilmiyorum diye çırpınmayalım. En basiti ile fakültede aldığımız eğitim bilirkişilik yapmamıza bile yetmiyor. Ziraat odalarımızın maalesef bize hiçbir faydası olmuyor.Devletimiz mesleğimizle ilgili adımlar atmaya çalışıyor ama yetmiyor çünkü temelden başlamıyorlar. Velhasıl bunlar sadece bir kısmı,mesleğimizin çok sorunu var fakat ilgilenen yok.Yapabileceğim birşey varki; bu sistem düzeltilmeden çocuklarıma bu mesleği tavsiye etmicem.Paylaşımınız için tekrar teşekkür ediyorum ve bütün ziraat mühendislerinin birbirlerine destek olmalarını diliyorum.İyi günler.
yazınızı çok büyük merak ve ilgiyle okudum o kadar dogru şeyler hakkında konuşmuşsunuz ki yorum yazmaktan kendimi alamadım… ben ziraat mühendisi olma yolunun en başındayım. ögrenciyim ve 2. sınıftayım… henüz çok bir bilgi birikimim olmamasına ragmen okulu bitirince bende acaba işsiz kalırmıyım diye sorular aklımı çok karıştırıyor. sizinde dediginiz gibi ziraate bakış degişmedikçe sanırım bu sorun hep sürecektir. önemi çok fazla olan bir konu hakkında yazmış oldugunuz yazıdan dolayı size çok tşk ederim…
yazıyı okurken içimden bişeyler koptu resmen.bende bu mesleğim bir adayıyım.3.sınıf öğrencisiyim..şimdiden işsizlik korkusu sardı içimi.ama insanlar birgün gerçeğin farkına varacaklar.kuraklık başladığında insanlar açlıktan ölmeye başlayınca tarımın ve ziraatçilerin değerinin anlaşılacağını düşünüyorum ama malesef iş işten geçmiş olacak…söyleyecek pek birşey yok herşey ortada.umarım insalık uyanır ve tarımın toprakların bizlerin değeri çok geçmeden anlaşılır…
mağzalarımızda aktif olarak çalışacak ziraat mühendisi arıyorum özellikle anamur, silifke, erdemli tarsus mersinde arıyorum.
mağzalarımızda aktif olarak çalışacak ziraat mühendisi arıyorum özellikle anamur, silifke, erdemli tarsus mersinde arıyorum.5327651587